Analiz

İRAN İZLENİMLERİ

Kürşad Atalar

BÖLÜM I

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16

İkinci konu, Erdoğan ve onun Türkiye'de ne yapmak istediğiyle ilgiliydi. İran'da kiminle konuşsam, mesele bir şekilde bu noktaya geliyor ve diyaloglarda bu konuyla ilgili olarak soru soruluyordu. Sorulardan anladığım kadarıyla, Şeriati ailesinin de Erdoğan'a yönelik bazı kuşkuları var. Hatta Puran hanım konuşma sırasında, Türkiye'de Şeriati'nin kitaplarını yayınlamak isteyen kitapçılardan birisinin, kendisine, başbakan olduğu dönemde Erdoğan'ın, Şeriati'nin Dine Karşı Din adlı eserini yasaklatmaya çalıştığını söylediğini ifade etti ve böyle bir şeyin doğru olup olmadığını sordu. Ben ise, bu kitabın yasaklanmadığını ve halen piyasada bulunduğunu söyledim ama Puran hanımla Türk yayıncının böyle bir şeyi konuşmuş olmasından ve Puran hanımın da bunu bir soru olarak yöneltmesinden, Erdoğan'ın böyle bir şeyi yapabileceği hususunda bir şüphesi olduğu neticesini çıkardım. Dine Karşı Din, malum olduğu üzere, Şeriati'nin kitapları arasında öne çıkanlardan biridir ve temel tezi de, tarih boyunca gerçek din ile sahte dinin mücadele ettiği şeklindedir. Ben, Puran hanımın bu sorusunu, Erdoğan'ın ‘din'i siyasetin bir aracı olarak kullandığı yönünde bir kanaatinin olduğuna yoruyorum ama açıktan Puran hanıma Erdoğan hakkındaki kanaatini de sormuş değilim. Çünkü böyle bir soru zait olurdu! Soruyu soranın, bir İranlı olarak Puran hanım olması, cevap vermeye çalışanın da bir Türk olarak benim olmam daha yakışık alırdı. Ben de sadece Puran hanıma değil, aynı konu ile ilgili başka sorular da yöneltenlere karşı, Türkiye'deki muhafazakar-demokrat siyaset veya Erdoğan hakkındaki kanaatlerimi anlatmaya çalıştım. Bunları burada tekrarlamayı yersiz görüyorum, zaten bilen de biliyor! Fakat Türkiye hakkındaki soruların hatırı sayılır bir kısmının Erdoğan ile ilgili olması, Türkiye'deki siyasetin, İran'da da Erdoğan'la ilişkilendirildiğini (ve görece ‘yakından' takip edildiğini) gösteriyor. Bunu, iyiye mi yormak lazım? Belki, ama bu, hiçbir şeyi göstermiyorsa, en azından, dünyanın artık ‘küçük bir köy' olduğunu gösteriyor. Herkes, her gelişmeyi, takip edebiliyor. Bu da ‘Düşüncenin Okullaşması' kavramı bağlamında sık sık tekrarladığım ‘küreselleşme olgusu'nun gerçekliğine dair yaşanmış bir tecrübe olarak alınabilir.

Şeriati Vakfı'ndaki görüşmemiz sona yaklaşırken, vakıfta öğrencilere ders veren İhsan Şeriati, nezaketen programa bizim de katılmamızı teklif etti. Ben ise, önceden bilgimiz olmayan bir programa katılmayı uygun görmediğim için, Tahran'da birkaç yeri daha ziyaret etmek istediğimi söyleyerek, kendisinden müsaade istedim. Zaten İhsan Şeriati, bizi, 2 gün sonrası için Elburz Dağı'nın eteğinde otantik bir lokantada yemeğe davet etmişti. O gün daha detaylı görüşmek üzere, vakıftan ayrıldık. Zeynel ve İbrahim ile birlikte, çalıştıkları yeri görmek için, Türk Konsolosluğu'nun içinde yer alan ilkokula gittik. Okul, Tahran'da yaşayan Türkler'in çocuklarına hizmet veriyor. İranlılardan, çocuğunu Türk okuluna göndermek isteyenler de oluyormuş (ama bunun bir şartı var: eşlerden en az birinin TC veya Azerbaycan vatandaşı olması gerekiyor). Nitekim sempozyumun organizatörlerinden Javad Miri de, bir sohbet esnasında, arkadaşlarımdan kendi çocuğunu okutmak için bu okula gönderip gönderemeyeceğini sordu. Daha sonra şartları uygun oldu mu bilemiyorum ama okulun İranlılara yönelik olarak böyle bir hizmeti de olabiliyormuş. Okulun dikkatimi çeken bölümü ise, sınıfları değil, kütüphanesiydi. Yabancı bir ülkede bulunan bir ilkokulda görece ‘büyük' sayılabilecek bir kütüphane bulunuyordu! Hem alan, hem de okunacak materyal olarak zengin sayılabilecek kütüphanede, kitaplar konularına göre tasnif edilmişti. Kitapların okunup okunmadığı tabii ki ayrı bir konu, ama kütüphanede mevcut olmaları bile önemli bence. Bu nedenle, okulun müdürü ve öğretmenlerinin olumlu bir işe imza attıklarını söyleyebilirim. Büyükelçilik binası bünyesinde faaliyet gösteren bu okulda bizdeki ilköğretim müfretadı uygulanıyor. Başka ülkelerde benzer örnekleri var mı bilemiyorum, ama bir okulun büyükelçilik binası içerisinde olması, ziyaretçiler açısından iyi bir şey. Bu sayede ben de Tahran'daki Türkiye büyükelçilik binasının içini görmüş ve bazı yerlerini gezmiş oldum!

Zeynel Çakır ile Türkiye Büyükelçiliği önünde

Tahran Büyükelçiliği bünyesindeki okulun kütüphanesi

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16