(27 EKİM 2018-ANKARA)
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Tamam da, o onun tecrübesi. Siz onu bırakın, biz kendimize bakalım hocam. O onun tecrübesi, o dönem şartlarında o tecrübe başarılı oldu. Şimdi biz 100 sene onunla gidelim diye mücadele ettik, fos çıktı, ha burada bir şey var…
ADEM ÇAYLAK- Bugünün yöntemi ne?
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Tabii, önce bir neyle karşı karşıyayız, ona bakmalıyız. Biraz böyle aktivist mantığıyla yaklaşıyoruz sanki. Ama düşünce ekolleşmesiyle sizin anlattıklarınız bana çok ayrı dünyalar gibi geliyor.
HÜSEYİN ALAN- Referans olarak Ali Şeriati’ye, Seyyid Kutub’a, Malcolm X’e, Aliya’ya, Ercümend abiye falan biyografik olarak bakalım, yani tarihte diyelim ki biyografisi hoşumuza giden, model almayı düşündüğümüz veya onun daha da gerisindeki insanlara bakalım. Mesela bugün kendi neslimize bakarak, kendi üzerimden söylüyorum, devletle hesaplaşmayan tevhid diye bir şey anlatabilir mi? Devlet bugün “ben Allah’ım” diyor, “doğru-yanlışı ben söylerim” diyor, “toplumsal sınırları ben çizerim” diyor. Siyasetçi burada, devlet budur yani, modern devlet budur, tablo olarak çıktı ortaya. Şimdi bir dakika, sen ilah da değilsin, Allah da değilsin, Hazreti Musa’nın sarayla, Firavun’la hanedanın karşısında konuşabilmesini bizim anlamamız zor. Niye? “Sen kimsin ya” dedi. Yani “başıma kakıp durduğun şey, kavmime yaptığın zulümden dolayı” dedi ya. Firavun: “Musa’nın Rabbi de kimmiş ya, bu ne diyor ya” dedi, “bırakın asayım, keseyim” falan demedi mi? Dedi. Biz Musa’nın o halini anlarsak, anlayabilirsek, diğerlerini de anlarız abi. Biz sadece hakikaten belki sosyal, sınıfsal yapı olarak anlamakta zorlanıyoruz, Musa’nın saraya gitmesi, sarayda konuşması ne demek. Gazali’den örnek verdi, ben hayranım adama. Şu tarafına hayranım: Siz daha iyi biliyorsunuz ya, “Sultanın kapısına giden ya dininden olur, ya canından.” Bunu diyen adam vallahi sufi-mufi olamaz yani, bizim kafamızdaki sufi böyle bir şey değil. Bu lafı etmek, çok büyük bir laf yani. Hakikati söylersen canından olursun, o gün de öyle, bugün de böyle. Sultana iki laf edebilir miyiz biz yani?
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Buradan nereye geliyoruz hocam? Tamam, bunlar güzel, ama nereye geliyoruz ve neyi çözüyor?
HÜSEYİN ALAN- Her şeyi çözeriz hocam.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Hocam, sürekli çözeriz diyorsunuz. Bunlar olmadı, 100 sene gördük, Afgani’den bu yana gördük hocam. Şimdi bunu bir daha tekrarlamanın bence hiç akıl, mantık şeyi yok hocam. Şu anda biz patinaj yapıyoruz. Sizin söyledikleriniz 100 seneden beri söyleniyor, patinaj yapıyoruz.
HÜSEYİN ALAN- Hayri Kırbaşoğlu ismi Türkiye’de hadis tarihinde bir ekoldür. Hocanız Hatipoğlu, onun hocası kimdi abi?
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Tayyib Hoca.
HÜSEYİN ALAN- Siz bir ürünsünüz ama. Dikkat edin, benden daha iyi bilirsiniz hikâyeyi. Genel olarak dedi ki Tayyib Okiç, “ben 5 kişi alacağım, asistan alacağım, bunlar hadis konusunda otorite olacaklar” dedi ve “bu Türkiye toplumuna bir şey söyleyecekler” dedi ve siz çıktınız.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Çıktık da hocam, bizim çıkmamız toplumsal realiteyi değiştiren bir şey değil.
HÜSEYİN ALAN- Çok önemli abi ya.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- O zaman sen şuna karar ver hocam: Müslüman olarak sen dünyayı Allah’ın iradesine uygun hale getirmek gibi bir projenin mi peşindesin, yoksa dünya ne olursa olsun, isterse yansın, ben kendi bildiğim gibi bireysel yaşayayım mı diyorsun?
HÜSEYİN ALAN- Yok, öyle soyut olarak düşünmüyorum.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- O zaman hocam, hocaların anlattıklarına, fiziki dünyadaki gelişmelere, uluslararası düzene, küresel düzene, küresel ısınma, bütün bu gelişmelere sırtını çeviremezsin hocam.
HÜSEYİN ALAN- Hayır, çevirmiyoruz hocam.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Ama ben öyle anlıyorum.
HÜSEYİN ALAN- Hayır, belki ben yanlış anlattım hocam, şöyle…
CEVAT ÖZKAYA- Öyle demiyor.
HÜSEYİN ALAN- Allah herhalde yeryüzünde vereceği her şeyi verdi Hazreti Süleyman’a.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Hocam, bak sürekli tarihe gidiyorsunuz, ama bugünden bir şey gösterin.
HÜSEYİN ALAN- Söyleyeceğim, kök bulacağım ki söylediğimin anlamı olsun, bağlantı kuruyorum hocam ya. Dedik ki; ilahiyatçı tarih kurgusu yapmıyor, Kur’an’ın tarih kurgusunu niye anlatmıyoruz abi? Kur’an insanlık tarihi, hayatın işleyişi, toplumsal aşamalarla vs ilgili bir sürü şey söylüyor, biz niye bilmiyoruz bunu, neden bilmiyoruz?
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Bir şey söylemiyor hocam, bak…
HÜSEYİN ALAN- Çok şey söylüyor hocam. Özür dilerim, haddimi aşmak da istemiyorum da…
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Yok, estağfirullah.
HÜSEYİN ALAN- Öyle çok şey söyleniyor ki, biz işte İbn-i Haldun’a gidiyoruz, İbn-i Haldun gibi tarih felsefesi yapan bizde yok, filan. Niye yok? Niye Kur’ancılar çıktı bu dönemde? Kelimelerle, etimolojik yapıyla Kur’an tefsiri yapıyordu, siz de övüyordunuz. Modern tefsircilerin en güzel şeylerinden bir tanesi nedir? Kavramlara dair araştırmalar yapmak, konulu tefsir yapmak filan. Kaçtık abi biz, Kur’an’dan kendimize meşruiyet ürettik, yaşadığımız hayatı değiştiremeyince mevcut hayatı meşrulaştırmak için Kur’an’dan bir şeyler bulduk, kelimelerle, etimolojik şeylerle uğraştık...
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Hocam, öyle değil, şimdi esas kaçan biziz hocam. Adem hocam güzel bir şey söyledi, biz hayatın yorumundan, hayatı anlamaktan kaçıyoruz, metne sığınıyoruz. Esas kaçan biziz hocam.
HÜSEYİN ALAN- Kendimize öyle söylüyoruz zaten hocam.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Biz dış dünyadaki gelişmelerle yüzleşmekten kaçıyoruz, sürekli tarihe gidiyoruz, oradan kendimize referans noktası bularak çözeceğimizi zannediyoruz.
HÜSEYİN ALAN- Allah Cevat abiye iktidar gücü verdiyse, iktidardan o sorumlu, bana vermediyse ben kendi halimden sorumluyum, haramlara-helallere dikkate ederek. Adem hocama biraz şey olacak da, sonuçta ben haramlardan sakınmak, helallere uyarak yaşamak istiyorum. Ben bu dünyada kalıcı falan da değilim, benim asıl yerim yurdum orası. Ama bu dünyada Müslümanca yaşamak gibi bir sorunum var benim. Çok zor da, bir şeyler imkansız da değil. Kimin ne kadar, gücü, yetkisi, elinde ne varsa ondan sorumludur. Bunu yapmayanlar düşünsün hesabını, zalimin hesabını ben vermeyeceğim, zalimin hesabı zalimden sorulacak. Ama engel olabilirsek oluruz. Bu açıdan bakılınca, Allah bize dünyayı yönetme, değiştirme gücü verdi de yapmadıysak, hesap bize sorulur yani.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Verdi, akıl vermiş, gavur değiştiriyor dünyayı, sen niye değiştirmiyorsun, esas hesap buradan verilecek.
HÜSEYİN ALAN- Zamanında da biz değiştiriyorduk hocam.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Hocam, Müslümanlar hesap veremez, bence buna hazırlansınlar, portfolyosunu hazırlasınlar, burada bizler dahil hiçbirimiz hesap veremeyiz. Bu adamlar, Batı veya egemenler bugün dünyayı değiştiriyorsa, biz bunu değiştiremiyorsak, hiçbirimiz hesap veremeyiz. Hocam, eğer vereceğimizi zannediyorsanız, hepimiz avucumuzu yalarız, ben söyleyeyim.
ÜMİT AKTAŞ- Hocam, bu açıdan Batı’yı niye bizim dışımızda düşünüyoruz ki, sonuçta onlar teknolojiyi yapıyorlar, tamam yapsınlar yani...
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Hocam, teknoloji üretimi olsa iyi.
ÜMİT AKTAŞ- Neyse, bilgi üretimi de yapıyorlar. Yani çok evrensel bir şey var, yani bir kozmopolitizm var, Atasoy Hoca dedi ya, bunun üzerine biraz okumak lazım. Bu karmakarışık olmuş dünyada…
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- O zaman ne diye şikayet ediyoruz hocam, ben onu anlamak istiyorum. Bir yandan şikayet ediyoruz, bir yandan da kozmopolit diyoruz. Eğer dünya adil bir dünya ise farklılıklara rağmen, ben yaşayayım, problem değil.
ÜMİT AKTAŞ- Bu farklı bir şey, adalet mücadelesi vermek değil ki.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Hocam, adalet değil, gezegen söz konusu burada. Stephen Hawking doğru mu söylüyor, yalan mı söylüyor hocam? Yeryüzünün 50 senelik ömrü var mı yok mu?
ÜMİT AKTAŞ- Doğru da olabilir hocam.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Eğer doğruysa, o zaman biz neyi tartışıyoruz hocam, zaten 50 sene sonra her şey bitecekse.
MUSTAFA BOZACIOĞLU- Hocam, haklı olmasa da zaten 50 yıl yaşayacağız. Zaten öleceğiz.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Ama o ayrı, bireysel. Ben diyorum ki; gerçekten neyle karşı karşıya olduğumuzun dahi farkında değiliz. Bunu Stephen Hawking doğru söylüyor anlamında demiyorum. Emin olmak için, bu konuda çalışacak bizim ilim insanlarımız yok ki hocam. Yani biz henüz daha nerede durduğumuzu, neyle karşı karşıya olduğumuzu dahi bilmiyoruz.
HÜSEYİN ALAN- Doğal hocam, bir sopa yedik, yıldızları sayıyoruz; normaldir bu. Yani birden sopa yiyince ayaklanmak zor iş, kolay da değil yani. Biraz da bu, Allah’ın takdiri. Şöyle takdiri: Ben Allah’ı suçlu çıkarmak istemiyorum da…
BİR KATILIMCI- Hocam, Akif duymasın vallahi, hemen seni kara listeye alır.
HÜSEYİN ALAN- Bu şartlarda sınanmak bizim neslin işi, her nesil kendi döneminde imtihan olunuyor; bağlamı, sosyal şartları, siyasi şartları, ibadi şartlarında bu imtihanı veriyor. Başarılı olur, başarılı olmaz, biz de şimdi bir dünyada yaşıyoruz, böyle bir dünya vardır. Değiştirebilirsek, toplumsal hayata müdahale edebilirsek, tarihe…
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Başarılı olamadığın zaman hesap soracak Allah, başarılı olmak zorundasın.
HÜSEYİN ALAN- Uğraşıyoruz Allah aşkına hocam, hepimiz yazıyoruz, çiziyoruz, konuşuyoruz, bağırıyoruz, çağırıyoruz. Adem hocamı bir gazetede yazmaktan atarlarken bir tavır koyduk mesela, önemli bir şeydir bu.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Çalışsaydık başka türlü olurdu. Ne diyor Helmut Ritter Sezgin’e: “Hocam Carl Brockelmann günde şu şu kadar saat çalışıyordu?” Adam bu kadar çalışıyordu, hala. Bizim Türkler ise uydu anten taktırıyor İngiltere’de. Bu olay olmuş. “Bizim evde televizyon yok” diyor İngiliz. Niye? “Yapacak bir sürü işim var” diyor. Çalışmıyoruz hocam, kendimizi kandırmayalım.
HÜSEYİN ALAN- Biz çalışmadan da kazanırız hocam, şöyle kazanırız…
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Ha o doğru, rantiyecilikten, doğru.
HÜSEYİN ALAN- Hayır, rantiyecilik ahlaksızlıktır, onu kastetmiyorum, hayır hayır. İzmirlinin güzel bir lafı var, Manisa’dan gelmiştir o söz: “işi bilecen, işi gitmeyecen!” Organizasyon diye bir şey var. Hazreti Muhammed Aleyhisselam’dan gelen sünnet gereği Müslümanlar devlet kurdukları dönemlerde savaş yaptı, devlet kurdu, yönetti, kimseyi de sömürmedi.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Başta Müslümanları sömürdü hocam.
HÜSEYİN ALAN- Yok hocam, o kadar da değil. Yani tamam, bazı yerlerde eleştiririz de, sömürü-mömürü o uygun değil, Müslümanların tarihine yakışmaz yani bu.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Emevilerle başladı hocam, niye diyorsun böyle.
HÜSEYİN ALAN- Biz talan etmedik kimseyi hocam.
MEHMET HAYRİ KIRBAŞOĞLU- Nasıl talan etmedik?
©2023 - Düşüncenin Okullaşması. Tüm Hakları Saklıdır.