* Düşüncenin Okullaşması Çalıştayı (2018)’nda yapılan konuşmaların tam metni birkaç hafta önce sitemizde yayınlanmıştı. Şimdi de bu konuşmalarda dile getirilen görüş, eleştiri veya önerilere ilişkin kanaatlerimizi içeren metni yayınlıyoruz. Burada şöyle bir üslup benimsenmiştir: önce her bir konuşmanın ana tezi tek bir cümlede özetlenmeye çalışılmış, ardından da katılımcının bu tez bağlamında ortaya koyduğu görüş, öneri yahut eleştirilere cevap vermeye gayret edilmiştir. Önceki katılımcıların dillendirdiğine benzer eleştirilerde bulunan sonraki katılımcıların görüş ve eleştirilerine ise, tekrara düşmemek için cevap verilmemiştir. Cevaplara yönelik olarak gerek katılımcılardan gerekse okurlardan yeni eleştiriler gelirse, onlara dair de yeni bir tartışma başlatılabilir.
LEVENT ÇAVUŞ:
"Değişen dünyayı pratiği gözeterek anlamamız gerekiyor."
KÜRŞAD ATALAR: İlmin karşısına pratiği koyan yaklaşıma dair görüşümü daha önce ifade etmiştim. Levent hocamın sözlerinde de benzer bir vurgu olduğu için bu konuda daha fazla ne söylenebilir, bilemiyorum. Ama belki Levent hocamın: "değişen dünyayı anlamak için bir sanal alem ilmihali yazılmalı" sözüne dair yeni bazı şeyler söyleyebilirim. Adı üstünde "ilmihal" diyoruz! Yani halimizi bilmek istiyoruz ve burada yine "ilim" kelimesini kullanıyoruz. Levent hocam doğru söylüyor: halimizin ilmini bilmesek halimiz nice olur! Fakat hepimiz de biliriz ki, ilmihal yazmak için öncelikle ilimde otorite olmuş alim veya alimlerinizin olması gerekir. Çünkü külli bilgi olmadan "hap türünde" ürünler ortaya koyamazsınız. İlmihal kitapları nasıl yazılır? Örnekleyelim: Ebu Hanife olmasa, Hanefi mezhebine göre ilmihal kitabı yazmak mümkün olmaz, Marks olmasa Sosyalizme göre ilmihal kitabı (veya Manifesto) yazmak mümkün olmaz! Aynı şekilde (Levent hocamın da dediği gibi) sanal alem konusunda otorite düzeyinde bilgi sahibi olan bir alimimiz olmazsa, sanal alem ilmihali de yazamayız. Bugün sanal alem konusunda Müslümanların "otorite olmuş" alimi var mı? Varsa söylesinler, biz de bilelim. Yoksa (ki bence yok) o zaman önce bu meseleyi halletmeye bakalım ve bilelim ki, bu iş öyle kolayca yapılamaz. Zaman alacaktır. Ama gerekli çabayı gösterirsek bizim de "sanal alem alimi"niz olur, neden olmasın? Camiamızda namaz kılmayı, oruç tutmayı, sokak eyleminde slogan atmayı vs amel sayan ama iş ilmi "gayret" göstermeye gelince burada yapılanı amel olarak görmeyen yaygın bir kitle var! Bunlara yönelik olarak bazen (espriye de vurarak): "en büyük eylem, bazen hareketsiz kalmaktır!" diyorum da bazıları buna fena halde sinir oluyorlar! E kardeşim, sen yanlış yolda hareket halindesin. Kusura bakma, ben o yoldaki eylemliliğe yokum! Sağa bakıyorum yanlış hareket ediyor, sola bakıyorum yanlış hareket ediyor. Ben de o zaman: "en iyisi hareket etmemek, oturmak" diyorum! Yoksa ameli kim küçümseyebilir?! Ayetin açık ifadesine göre: "cennet amellerin karşılığıdır." Ama hangi amellerin? Temelinde iman olan amellerin! Yani "salih" amellerin. Münafık (veya ikiyüzlü) sabah akşam yatsın kalksın namaz kılsın, Cennet’in kokusunu bile duyamaz. O halde önce ne yapmak gerekiyormuş? Önce zihniyeti düzelteceksin. Amel zaten onun ardından düzelir. Bu kuralın istisnası günahlardır. Mümin inandığı halde günah işleyebilir. Bu da "nefs"ten dolayıdır. Çocuk babasına itaat etmiyor diye, evlatlıktan reddedilmez. Ta ki dava açıp da babasının sülbünden olduğunu inkar edene kadar! Kafirin inkarı da bir nevi böyledir. Kul inansa da inanmasa da kuldur. Ama ne zaman ki küfre düşer (yani Allah’ın El-ilah olduğunu inkar eder) o zaman inkarcı olur, küfre düşer. Senin varlığının sebebi ben olacağım; 40 gün aç, 3 gün susuz, 3 dakika havasız kaldın mı öleceksin, sonra kalkıp benim varlığımı, ilahlığımı inkar edeceksin! Hiç olur mu? Peki, Allah’ın varlığını, birliğini, ilahlığını tanıma nasıl olur? "Bilmiyorsanız ilim ehline sorunuz!" "Allah’ı hakkıyla takdir etmek ne mümkün?!" Ama nebiler ve alimler bunu "olabilecek en üst düzeyde" yapan kullardır. Yani bu mümkündür. Nebilik geçti, ama alim olma şansı hala var. Hem de herkes için var. O halde yapılacak şey de bellidir: Allah’tan hakkıyla korkmak için alim olmak gerek! Ben değil, Kur’an öyle söylüyor. Kur’an’ın sözünün üstüne söz mü olur?! Vesselam.
©2023 - Düşüncenin Okullaşması. Tüm Hakları Saklıdır.