Düşüncenin Okullaşması

‘Düşüncenin Okullaşması’ ile Neyi Kast ediyoruz?

Düşüncenin bir ‘okul’ (mezhep) sistematiğinde ifade edilmesini kast ediyoruz.

Çağdaş dönem Müslüman Düşüncesi, yaklaşık bir asırdır gelişme istidadı göstermektedir, ancak henüz ‘okullaşma’ aşamasına geçememiştir. ‘Başlangıç evresi’nin genel özelliklerini taşımakla birlikte, ‘Müslüman Düşüncesi’, artık yavaş yavaş ‘okullaşma’ aşamasına doğru evrilmektedir. Bu süreç, ‘orijinal dil’e vukufiyet kesb edildiğinde nihayetlenecektir.  

Bilindiği gibi, beşer düşüncesinin gelişiminin iki temel özelliği vardır; öncelikle bir ‘süreç’ işidir ve ikinci olarak da toplumsal karakterlidir. Her beşer faaliyeti gibi, düşünce de, belirli aşamalardan geçerek gelişir, zirve noktasına ulaşır ve ardından da zevale uğrar. Biz, ‘düşüncenin okullaşması’ derken, süreç içerisinde gelişen düşüncenin ‘sistematik’ bir karakter kazanmasını kast ediyoruz. Düşünce, bu düzeye ulaştığında, kendi ‘dil’ini oluşturur ve ‘kendi içinde tutarlı’ bir mahiyet arz eder. Burada artık temel kavramlarda netlik vardır; ikincil (ve diğer düzeyli) kavramların temel kavramlarla ilişkisi sağlam bir şekilde kurulmuştur ve bu iş, ‘yetkinlikle’ yapılmıştır. Düşüncenin gelişimi bu düzeye ulaştığında, ‘sosyalleşme’ ve ‘siyasallaşma’nın da en önemli şartı karşılanmış olur. İkincisi, düşüncenin belirli bir süreç sonunda kemale ulaşması, ‘toplumsal yönelim’le doğrudan bağlantılıdır. Toplum, düşünsel ve maddi potansiyellerini belirli bir istikamete yönelttiğinde, bireysel katkılar genel gelişim sürecine anlamlı katkılarda bulunurlar ve düşünce, bir süre sonra ‘okullaşır.’ Yani, düşüncenin okullaşması, bir anlamda, toplumsal yönelimin sonucudur.


Facebook'ta Paylaş Tweetle