Düşüncenin Okullaşması

Ne Yapmalı?

Dünyayı değiştirmek isteyen her ideoloji, bu soruyu sormalı ve cevabını da ikna edici bir şekilde vermelidir. İdeolojinin evrensel ölçekli bir başarı kazanması buna bağlıdır. Lenin, Ekim Devrimi öncesi bu soruyu sormuş ve cevabını da bir sosyalist ‘program’ önererek vermiştir. Ancak unutulmamalıdır ki, Lenin’i üreten de, son tahlilde, Marks’ın ‘okullaştırdığı’ sosyalist ideolojidir. Bu bakımdan, rahatlıkla, “Marks olmasaydı, Lenin olmazdı” denilebilir. İşte Müslümanlar olarak bizler de benzer bir şeyi yapmalıyız. Kur’an’ın mesajının küresel ölçekli bir başarı kazanmasını istiyorsak, öncelikle ideolojik zemini güçlendirmeliyiz. Bunun ardından, somut bir siyasal program gelecektir.

İdeolojik zeminin güçlenmesi ise, elbette ‘orijinal dil’in iyi bilinmesi ve doğru bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. Ancak bugün Müslümanlar bir ‘zihinsel teşevvüş’ hali yaşadıkları için, bu dili gereğince kullanamamaktadırlar. Bunun temel nedeni ise, temel kavramlar konusunda yaşanan kafa karışıklığıdır. Entelektüel çevrelerde bile, hala “Müslüman önce birey olmayı öğrenmelidir”, “asıl özgürlük İslam’dadır”, “demokrasi İslam’la bağdaşır” söylemi kabul görebilmektedir. Bu ‘özür dileyici’ söylem ile Müslümanların evrensel ölçekli bir başarı kazanması mümkün değildir. Halbuki, ‘orijinal dil’ vardır ve orada durmaktadır. Tarihte kullanılmıştır ve bugün de kullanılabilir. Ve Müslümanlar, bu dili iyi bildikleri ve gereğince kullandıkları dönemlerde küresel ölçekli büyük başarılara da imza atmışlardır.


Facebook'ta Paylaş Tweetle