Düşüncenin Okullaşması

Düşünce Okullaşmadan Siyasal Güç Ele Geçirilemez

Müslümanlar, bugün ayrı yapıların içerisinde faaliyet göstermektedir ve bir türlü ‘vahdet’e ulaşamamaktadır. Bunun asli nedeni de yine düşüncenin okullaşamamasıdır. Zira her grup ve cemaat, kendi dışındaki grup veya cemaatlerde (haklı olarak) eksiklik bulduğu için birlik bir türlü sağlanamamaktadır. Bu birliği ise ancak otorite düzeyindeki alimler sağlar. Çünkü çekişen gruplar arasındaki tartışmaları bitiren şey, yüksek düzeyli ilimdir. İtaatin temelinde de bu yatar. İnsanlar, kalpleri mutmain olmadıkça, bir dava uğrunda bütün varlıklarını ortaya koyamazlar. Belki başka nedenlerle bağlılıkları devam eder; ancak bu sahici bir bağlılık değildir. “İnananlar üstündür” ayetini de aynı çerçevede anlamak gerekir. Müminlerin bütün potansiyellerini ortaya çıkaracak şey, kesinlikle, ‘ilm’ ve ‘hakikat’ temeline dayalı imandır. İnsan, ancak “hak yolda” malını ve canını feda eder. Batıl dinler ve ideolojilerde de durum bundan farklı değildir. Onların bağlıları da kendi dinlerinin veya ideolojilerinin ‘hak’ olduğuna inandıkları için, o davaların ‘tanıklığını’ yapar ve o yolda hayatlarını feda ederler. Dolayısıyla, kalbin mutmain olması, her başarının ilk şartıdır. Vahdetin asli şartı da yine budur. Düşünce okullaştığında, vahdet ve itaat sorunu çözülmüş olacaktır.

Aslında vahyin nazil olduğu dönemde de benzer bir durum vardır. O dönemde vahdetin gerek ve yeter şartları mevcuttur: ‘hakk’ı temsil eden vahiy inzal olmuş, Allah Resulü de, sorun çözücü ve itaat edilecek otorite olarak mevcuttur. Bugün ise, Kur’an elimizde olmasına rağmen, pek çok farklı Kur’an yorumu vardır ve bu yorumlar sayısınca da farklı grup ve cemaatler bulunmaktadır. Dolayısıyla, aslında, bugün sorun, ‘Hakk’ın gereğince bilinememesi sorunudur. Hakk orada, Mushaf’ın içerisinde durmaktadır, ancak doğru anlaşılamadığı için, ondan beklenen sonuçları doğuramamakta, sonuç itibarıyla da itaat ilişkilerinde ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.

Bugün Müslümanların gönül rahatlığıyla bir lidere biatlerini sunamamalarının asli nedeni, liderlik iddiasında bulunanların, kalpleri tatmin edecek ilim düzeyini yakalayamamış olmalarıdır. Çünkü Peygamberlerden sonra itaati hak edecek olanlar, ancak alimlerdir. Alimlerin ilim düzeyi düşük olursa, itaat ilişkilerinde sıkıntı yaşanması da kaçınılmazdır. Çünkü Müslümanlar, alimlere, başka bir şey için değil, sadece hakkı söyledikleri (ya da öyle olduğuna inandıkları) için tabi olurlar. Hakkı temsil etme noktasında kalpler tam olarak tatmin edilemiyorsa, itaat de, doğal olarak, arzu edilen düzeyde olmayacaktır.


Facebook'ta Paylaş Tweetle